Yolculuğun Başladığı Yer Adrasan
Kim bilebilirdi ki? Meğer aylar öncesinde almış olduğum uçak bileti ve ayaklarımın beni götürdüğü yer Adrasan hayatımın dönüm noktasının başlangıcıymış.
Uzun yıllar hastanede çalışan biri olarak son 2 yılımı ‘İstifa edeceğim’, ‘Hayır yapamayacağım’ diyerek geçerken ansızın doğaya kaçmaya ne kadar da ihtiyacımın olduğunu fark etmemle başladı her şey.
Büyük şehirde yaşamanın ve de hastanede mesleğimden ötürü eksi katlarda çalışan birisi olarak kendimi doğaya atmamla başladı yolculuğum. İsmini daha önce arkadaşlarımdan duyduğum ama daha önce gitmediğim bir yerdi Adrasan. Adrasan, Olympos’a 15 km mesafe uzaklıkta yer alan daha az konaklama tesisin olduğu bakir bir beldedir Antalya’da. 8 gün boyunca tek başıma yapmış olduğum bu seyahat, bana kendimi dinleme olanağı sağladı. Şehirde zamana karşı yarışan insanlardan biri olarak kendi iç sesimizi duymakta kimi zaman zorlanırız, kimi zaman koşullar sebebiyle duymak istemeyiz. Nisan ayında esen ılık rüzgarla adeta dans eden çam ağaçlarının eşliğinde yaptığım doğa yürüyüşleri, portakal ağaçlarının çiçeklerinin doğaya sunduğu muhteşem kokular eşliğinde köy sokaklarında dolaşmak, sahilde çıplak ayakla kumlara basıp Tanrıların Dağı Musa Dağı’na karşı doğanın o eşsiz güzelliklerine tanık olabilmek paha biçilmezdi. Doğada olmak bana o kadar iyi geldi ki; her yıl hemen hemen bu güzelim beldeyi ziyaret eder oldum. Bu arada şehre dönünce ne mi oldu? 11 yıl boyunca çalıştığım yerden istifamı vererek ayrıldım; bambaşka bir dünyanın kapılarını açarak turizm sektörüne geçiş yaptım. Doğaya kaçış herşeyin başlangıcı oldu benim dünyamda. Tabiat Ana’nın tüm canlıları şifalandırdığı gibi ben de yeniden doğdum adeta.