Yedigöller Turu ve Sıcacık Çorba Keyfi

Yedigöller Turu ve Sıcacık Çorba Keyfi

Yedigöller Turu İçin Keyifli İnceleme

Çorba Rehberi takipçimiz ve katılımcımız Öznur Hanım, Yedigöller turu ile ilgili izlenimlerini keyifli bir dille kaleme almış. Yedigöller’de konaklama, yolculuk, yürüyüş ve kamp alanı ile ilgili faydalı bilgiler vermiş. Bu keyifli yazıyı aşağıda bulabilirsiniz.

 

Doğa ananın “Hadi şu dağların tepesine sarı sarı mutlu ağaçlar, az ileriye de kırmızı yapraklı olanları ekleyelim” dediği YediGöller Milli Parkı‘nı, en yakışan mevsiminde, Çorba Rehberi ile gezdim.
Hem Çorba’yla ilk yolculuğum hem de parkı ilk ziyaretim olacağı için Mehmet Yaşin abimiz gibi değil, Vedat Milor gibi kaşığı elime aldım. Bakalım Çorba, gurme damaklardan geçerli not alabilecek miydi?

Verilen söz önemlidir. Tercih ettiğim tur, kendi sorumluluğunda, bana neler sunacağını vaat ettiyse harfi harfiye yapılmasını beklerim. Öncelikle söylenen saatte belirtilen duraklardan alındık. Toplamda 20 kişilik bir grup olduk. Zaten Çorba’nın sevdiğim yanlarından biri de tek kişinin sorumluluğuna ‘Aman nolacak?’ deyip balık istifi yapmaması oldu.

Sakin, emniyetli sürüşüyle, tatlı şoförümüz Orhan Abi bizi, sabah erken saatlerde milli parka getirdi. Tabiki parka inmeden dağın tepesinde kuş bakışı foto ve çay molası verdik.

Yedigöller Turu Genel Görünüm:

Ahh unutmadan çok çok önemli bir detay daha! Araçtan inmeden çeşitli doğa şartlarında kamp, yürüyüş, dağcılık konusunda tecrübeli (Bunun altını çizelim lütfen, çok önemlidir) rehberimiz kamp planını anlattı ve daha önceden de tur içeriğinde de yazdığı ‘bu ayazda nasıl üşünmez’ konuşması yaptı. Keza faydasını çok gördük. Hatta en güzel kamp alanına kurulup yürüyüşe hazırlanırken bile rehberimiz giyim kuşamımızı tekrar kontrol etti. Ne de olsa ayazda terlemek ileri boyutunda zatürreye davetiye!

Gezdiğimiz yer ayrı güzel, sonbahar ayrı sanattı. Kimseyi arkada bırakmadan (Yaşlı-genç karışık bir gruptuk), tatlı esprilerle, fotoğraf molalarıyla, doğaya nüfuz ederek yürüdük. Bir gün önce birbirini tanımayan bir grup insan, şimdi hoş sohbetle doğa ananın huzurunda yan yanaydılar. İstanbul’da yaşayanlar için huzur, gülümseyen insanlar, doğa en büyük nimettir. Bunlar çorba kasemize homojen dağılmıştı 🙂

Planlanan saatte kamp alanına döndük ve denilen saatte de yağmur başladı. Tabi ki oradan oraya koşturmadık. Çünkü hazırlıklıydık. Yağmur da bir doğa olayıydı ve biz keyfini çıkarmak için oradaydık. Serbest saat olarak belirlenmişti. İsteyen çadırında dinlendi, isteyen yağmura karşı çayını kahvesini yudumladı, isteyen yürüyüşe devam etti.

Yedigöller Turu Kamp Ateşi:

Akşam saatlerinde bir kampın vazgeçilmezi olarak ateş yakıldı ve mangalda mis gibi sucuk ekmekler ikram edildi. (Tabi korucuların öngördüğü alanda ve en son ateşin söndüğünü korucularla tekrar kontrol ederek) İmece ile çok geçmeden ateşin etrafında şarkılar söylemeye başladık. Elimizde köpüklü Türk kahvelerimiz ve saray helvalarımızla. ‘Köpüklü’ dikkatinizi çekerim çünkü kahveyi ben yaptım. 🙂 🙂

Sabah kalktığımızda en büyük endişe de ortadan kalkmıştı. Evet rehberimiz nasıl üşümeyiz, nasıl giyinmeliyiz, tulumumuz nasıl olmalı hepsini anlatmıştı (hatta isteyene tulum – mat tedariki de sağladı) ama bir “acaba” yine vardı. Çadırından çıkan günaydından önce “Üşümedim”  “Korktuğum gibi olmadı” diyordu.

Kahvaltıdan ve göle nazır kahve keyfinden sonra yola çıkmak için çadırlarımızı topladık. Alanda ayak izlerimiz haricinde çöp ve “unutulan eşya var mı” teftişi de yaptıktan sonra aracımıza bindik. Böyle bir güzelliğe hayran kaldığımız kadar devamlılığını da istiyoruz.

Baharda Çorba’yla yine gideriz, belki yine burada kamp planlarlar 🙂


Hayat koşuşturmacası içinde arada durup kendine vakit ayırmak gerek. Beynin, bedenin, ruhun tekrar bir bütünlük oluşturmalı. Aklın yarını planlarken, bedenin bugünün koşuşturmacasında, ruhun hayal aleminde…

Ne kadar yorucu!

Ne yazık ki günümüz şartlarında “üçü bir arada keyfi” devamlılığı çok zor. Ama ara hatırlatmalar dengeyi kurmaya yardımcı olabilir. Bu arayışla Çorba Rehberi’ni denemek istemiştim. Ve dönüş yolunda rahatlamış, topraklanmıştım. Hem doğada nefes aldığımı hissettim, hem de benim için bir sonraki adımı düşündüklerinden ben “o anda” kaldım. Tekrar bir bütün oldum. Verimli, keyifli bir hafta geçirdim.

Bu hafta da Çorba’yla günübirlik bir yürüyüşle tazeleneceğim.

Artık sık sık görüşeceğiz gibi. Elimde kaşık, Vedat Bey edasında çorba keyfi sürmeye buradayım.

Siz de kendinize bir iyilik yapın; Çorba ile tanışın, doğada aynı huzuru paylaşan güzel insanlarla beraber.

Ö.E.

 

Yedigöller Turu Çorba Rehberi tarafından kamp konaklamalı şekilde düzenlenmiştir.

Bir cevap yazın