Motosiklet ile Şile Yolculuğu
Şile yolculuğu her motosiklet sürücüsü için özeldir. Bu sayede motorunla da tanışmış oluyorsun.
Bir adım sonrası için ilk hazırlık gibi, kısa bir yol ama uzun ve keyifli bir yolculuk.
Bir anlamda bu yolculuk, [sociallocker]motosikletinle tanışmanın ilk şartı. Ama tam anlamıyla “tanışma” nın.
Ben tabii ki herşeyi tersten başlayarak yapan kişi olarak; öncelikle Çanakkale yolculuğunu yaptım.
Şile yolculuğunun ilk adımı hiç de öyle keyifli bir yol ile başlamıyor maalesef.
Önce TEM üzerinden kamyonlar, hatta detay vermek gerekirse, hafriyat kamyonları arasında ilerliyorsunuz.
Ardından Şile çıkışından çıkıp bir müddet daha hafriyat kamyonları eskortluğunda yolculuk devam ediyor.
Maalesef bu kamyonlar ve genel şehircilik yaklaşımımız neticesinde, yolun neredeyse yarısı, ağaçların ve evlerin dengesiz birlikteliğini izlememize olanak (!) veriyor.
Burası İstanbul, ancak o altından taş ve toprağı göremez hale geleceğiz yakında.
Herşey Şile’ye yaklaşırken değişmeye başlıyor.
Burada bir Şile rehberi hazırlamadım ama o kumsal ve Karadeniz’i görünce yukarıdaki serzenişler ayrıntılarda kaybolmaya başlıyor.
Havası 10 dakika içerisinde temiz bir gökyüzünden, bulutlu versiyonuna değişebilecek kadar hırçın ama muhteşem.
İki sonuca ulaşıyorum kafamda;
Birincisi Şile yolu gitmesi güzel ama dönmesi aynı hissi vermiyor.
İkincisi her yolculuğun bitiyor olması insanın içinde bir boşluğa yol açıyor.
O boşluğu doldurmanın yolu tek; yenileri… motorunla..[/sociallocker]