Belgrad,
Kendi kendini gezdiren yeşil şehir
Bir 23 Nisan tatili ile haftasonunu birleştirip, ne zamandır görmek istediğim Belgrad’a gitmeye karar vermiştim. Genellikle yurtdışı seyahatlerim öncesinde gideceğim yerin kitabını alır okur ve azbuçuk fikir edinirim. Ancak burası öncesinde ne kitabını bulmuştum ne de internet araştırmasına zamanım olmuştu..
Havaalanından bizi, otelin görevlisi kadın arabayla aldı. Yolda şehri tanıtmaya başlamıştı, sağa veya sola baktığımızda yemyeşil bir güzellik görüyorduk. Şehre ulaşırken, Tuna ve Sava Nehirlerinin o muhteşem manzarasının üzerinden geçtik.
Otelin bulundugu alan, kent merkezinde, Terazije bölgesindeydi. Belgrad’da Otelden çıkar çıkmaz, işlek Knez Mihailova caddesindeydik. 2-3 gün boyunca, gerek kahvaltı gerekse öğlen ya da aksam yemeği için bu caddeyi kullanabildik, siz de bizim gibi yapabilirsiniz. Aksam yemeklerinden birinde ise, şehrin Skadarlija adlı bohem caddesinde olmalısınız. Et sevenler Belgrad’ın yemeklerine bayılacaklar. Cevapcici’yi zaten muhakkak tadarsınız.
İlk gün, otelden çıkıp Knez Mihailova caddesinde kahvaltıdan sonra cadde boyunca yürüyüp büyük bir park ve kaleden oluşan Kalemegdan’ a ulaştık. Burası, mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında. Zira park, muhteşem nehir manzarasına ulaşıyor. Kendi kendini gezdiren şehir, bizi buraya ulaştırdı. Kalemegdan’daki teras cafede Türkiye’nin 4’te biri fiyatına içeceğinizi yudumlayarak, muhtesem Tuna ve Sava nehirlerinin birleşimini ve yeşil manzarayı izleyebilirsiniz, biz öyle yaptık.
Sonrasında da açık otobüsle şehir turu yapın ve akabinde boat ile nehir turunun keyfini çıkarın derim.
Belgrad’a gitmişken Nicole Tesla müzesini görmek, olmazsa olmazlardan. Mutlaka uğrayın.
Belgrad şehri, başta da dediğim gibi kendini doğal bir sekilde gezdiriyor. Ne haritaya ne de kitaba ihtiyacımız oldu desem abartmış olmam. Siz de kendinizi şehre bırakıp, yürüyerek her yeri keşfe çıkabilirsiniz.
Mutlu seyahatler!