2011 yılında ilk defa gittiğim Karadeniz seyahatimde beni çok etkileyen dopdolu bir haftalık seyahat yaşadım. Karadeniz Bölgesinden, doğasından ve de insanlarından o kadar çok etkilendim ki havaalanına rehberimiz bizleri bıraktığında oradan hiç ayrılmak istemedim,yanımda insanlar olmasaydı büyük ihtimalle içime akıttığım göz yaşlarım dışardan süzülürdü….
Bu gezide beni en çok etkileyen unsurlardan biri de Karadeniz insanının o güzel çocukları,kimisi esmer kimisi buğday tenli kimisi sapsarı;gözlerinden adeta o saf enerjilerini dışarıya yansıtan masum çocuklar…
Ağustos ayı olması sebebiyle vede mümkün mertebe doğayla iç içe olmak istediğim için Çamlıhemşin’in farklı yayla evlerinde konakladık.Yayla evleri malum Karadeniz insanın yaz aylarında hayvanlarıyla birlikte göç ettiği ve yaz boyunca yaşadıkları yerlerdir. Yayla evlerinde bakkal vs olmadığı için buraları ziyarete gittiğimde keşke yanıma çikolata,gofret vb çocukların çok sevdiği yiyeceklerden getirseydim diye düşündüm.
Bir yayla evinde çocuklarla sohbet ederken, yaz aylarında ailelerimizle birlikte bu yayla evlerinde kalıyoruz. Keşke buralarda da bakkal olsa da gidip çikolata alsak dediler.. Yolunuz bu taraflara düşerse hangi yayla evine giderseniz gidin yanınıza onları mutlu edebilecek çikolata,gofret ve şeker götürmeyi unutmayın tabii imkânınız olursa. Bakkal kelimesini duymak bile o kadar iyi geldi ki bana, nedeni de artık yaşadığımız şehirlerde bol bol AVM ve marketler dışında çocukluğumuzdan kalma o bakkalları göremediğimiz için.
Bir çocuğu mutlu edebilmek ve o anda onların gözlerindeki pırıltıya ve içten, samimi gülümsemelerine tanık olabilmek…
Bu yıl kısmetse hem temmuz hem de ağustos ayında Karadeniz’e yayla evlerinde konaklamaya gideceğim; tabii bu sefer çikolata ve şekerlemeleri de yanımda götürerek.