Geçen yıl şubat ayında uzun zamandır merak ettiğim yeri Safranbolu’ya haftasonu 1 gece konaklamalı bir gezi düzenlemiştim.
Cuma akşamından yola çıkıp Karabük yolunu takip ederek 410 km sonra bambaşka bir ilçede gözlerimizi açtık. Meğersem burada ilçeyi ziyaret etmenin yanısıra görülecek o kadar çok şey varmış ki. Sabah araçtan inip önce konaklayacağımız eve yerleştik,genelde Safranbolu’nun merkezinde konak tipi yerler tercih edilse de ben ve arkadaşlarım bir arkadaşımın tavsiyesiyle kesinlikle görülmeye değer olan Bulak (Mencilis) Mağarasına yakın olan çok sevimli bir ailenin işlettiği Dağ Evi Safranbolu Çamlıca Konağında misafir olduk.
Eşyalarımızı bırakıp bahçe içinde yer alan saksılarla döşenmiş kapalı balkonda güzel bir kahvaltının ardından, doğru mağara ziyaretine gitmek üzere yola koyulduk.Mağaraya girdiğinizde sizi karşılayan rehber ziyaretiniz boyunca size bilgileri aktarırken sizde mağaranın içindeki oluşumlara hayretlerle bakakalıyorsunuz. Mağara içinde akan yeraltı nehri 15 metrelik bir şelaleden düşerek küçük bir göl oluşturuyor.
Tipik Safranbolu evlerinin yer aldığı sokakları görmek üzere bu kez Yeni Çarşıya doğru yol aldık. Kristal Teras dedikleri yere uğramanızı tavsiye ederim. Burada yer alan Tokatlı Kanyonunu ayaklarınızın altında cam bir zeminden her şeyi olduğu gibi ve alışılmışın dışında sizlere manzarasını sunuyor.
Yeni Çarşıda özellikle külde pişen Türk kahvesi keyfinden tutun da lokumu, minik hediyelik dükkânları ve şile bezinden yapılan el işleri kendine has sokakları olan Safranbolu’ya ayrı bir hava katmış. Bir ara gruptan ayrılıp en son Seyir Terasında tepeden Safranbolu’yu görme imkânımız oldu. Sıra sıra dizilmiş aynı tipte evleri görmek hele ki büyük şehirde yaşayan bizlere beton yığınından sonra pek bir keyifli geldi. Her ne kadar dışardan küçük görünsede Safranbolu içinde birçok gizli güzellikleri barındıran kendine has bir yer.
Tekrar tekrar gitmek isteyeceğiniz bir yer…
