03/05/2015
Sabah erkenden teknelere insanların dolup, Kabak’a gittiğini gördük. Hızlıca çadırlarımızı toplayıp Ibrahim, Sezer ve Mustafa’nın en son tekneye yetişmesini sağladık.
Koyda birkaç saat tek başıma kalmıştım. Yakın arkadaşlarım gitmiş ve yukarıda kalan 10 kişiyle birlikte kalmıştım. Çadırımı kurup yukarıya çıktım. Burada geçireceğim kocaman bir gün vardı.
Ve harika bir çadır manzaram…
Yukarıda biraz muhabbete karıştıktan sonra Fezal Kalkan ve Alen Örnek tekrardan koya geldi. Kamptaki arkadaşlara yardımcı olmak ve daha komplike çadırların nasıl kurulduğuyla alakalı bilgiye sahip olmak adına birkaç çalı toplayıp yerime döndüm. Öğlen yemeğinden sonra uzunca bir muhabbet süreci başlamıştı. Fırından çıkan taze ekmek ve tereyağı ile birlikte öğlen yemeğini noktaladık. Akşam gün batımını fotoğraflayabilmek adına ben, Fezal Kalkan, Alen Örnek ve yaşadığı sağlık sorunları ve ameliyatlara inat yarasına pansumanını yapıp bu kampa gelen ve adeta yaşam enerjisi doğa kadar canlı olan güzel insan Şaziye Orçun bizlere katıldı.
Harika fotoğraflar çekip, yukarıya akşam yemeği yemek için çıktık ve muhabbet ettik. Muhabbet esnasında aramızda bir öğretmen vardı. O da giden ekiple birlikte gitmemiş ve tatilini uzatmıştı. Kendisine hangi okulda olduğunu sorduğumda benim mezun olduğum liseden ve benim okuduğum dönemde öğretmenlik yaptığını (fakat bizim müzik dersimiz olmadığı için kendisiyle daha önce tanışamadığım) öğrendiğimde bizim için o ateş başı ortamı daha eğlenceli, daha samimi bir yer haline gelmişti.
İşin beni üzen kısmına yaklaşmak üzereydik. Gece yarısı olmuş ve ertesi gün buradan ayrılacaktık. Çadırıma inip ilk defa tek başıma kalacağım gecenin tadını çıkartmaya başlamıştım. Dalga sesleri ve müzik ile huzurlu bir gece geçirdim.