Bu yılın ocak ayında bir hafta sonu doğasever bir arkadaşımın İzmit Aytepe’deki evine gitmek üzere cumartesi sabahı yola koyulduk. Uzun zamandan sonra İstanbul ve birçok ile bu kadar fazla yağan karın olduğu hafta sonunda Şenol’un evine gitmek üzere tatlı bir mücadele yaşadık.
Karın çok yağmış olmasından dolayı yolun belli bir kısmında araçtan inip 2 can dostumuz köpeklerle 3 kişi elimizde hafta sonu boyunca yetecek olan yiyecek-içecek poşetleriyle eve kadar yürüdük.
Eve vardığımızda sobayı yakıp demlenmiş çayın tadını bembeyaz örtüye bürünmüş doğanın eşliğinde yudumladık. Soğuktan donmuş olan evin borularını karla küreyip bol bol alt kattan sobaya odun taşıdık. Akşam yemeğinden sonra sobadaki kestane lezzeti buna değerdi.
Ertesi sabah uyanıp menemenli kahvaltımızın ardından köpekleri de alıp yürüyüşe başladık. Akşam saatlerinde eve vardığımda bende bu hafta sonu bıraktığı hisler ise çocukluğumdan sonra bembeyaz örtüye basarken ki çıkan sesi, doğanın temizliğini ve ciğerlerime dolan o temiz hava için bir kez daha minnet ettim doğaya