Burası neresi biliyor musunuz? Burası benim için yoğun geçen bir haftanın sonunda gelip de, kafamı dinlediğim aynı zamanda da doğanın güzelliğini milyonuncu kez keşfettiğim yer. Barış ve huşu içersinde insan kendini bu güzelliğe kaptırdığında ne iş stresi ne pazartesi sendromu ne de aklındaki diğer sıkıntılar kalıyor. Yüzlerce yöntem vardır kafanızı boşaltabilmek için, benimki de bu şekilde. Ne mi yapıyorum? Çok basit; cuma geceden yahut cumartesi sabahtan yola çıkıyorum, çok da uzak değil -sadece 220 kilometrecik- yol yapıp (artık söyleyeyim neresi olduğunu) BURSA Uludağ’ın arkasındaki köylerden birinin tepelerine tırmanıp, havadar bir kayaya oturup güneşin batışını ve doğanın güzelliğinin içime verdiği huzuru içime çekiyorum. Burası Gökçeören Köyü; buradan baktığında görünen tepeler ise Dağyenice Köyü’nün tepeleridir ki bu köy yakın zamanda Türkiye’nin en büyük kaplıca tesislerinin olduğu bir merkez haline gelecektir. Sözümü bitirmeden önce şunu da eklemeden geçemeyeceğim bu resmi çektiğim sırada oturduğum yerin aşağısı uçurumdu ve çok güzel ılık bir rüzgar tüm benliğimi ferahlatıyordu. Bence sizde kendinizi doğaya atın ve onun psikolojinizi nasıl düzelttiğini görün.