İzmirde yaşadığım sürede gittiğimden çok İstanbulda yaşamaya başladıktan sonra gitmeye başladım Çeşmeye.
Her yaz olmazsa olmazımız kendisi, evet İstanbul’dan gelip oraları kalabalıklaştırıp & pahalılaştıranlardanız ama ne yapalım rüzgar sörfüne aşık olduk.
Böyle yazınca rüzgar sörfünde çok iyiyim sanılmasın; büyük board ve küçük yelken ikilisiyle savaş veriyorum ama çok zevk alıyorum bu işten.
İlk defa 3 sene önce bir arkadaşımla meraktan aldık rüzgar sörfü kursunu, ilk derste aşık olup sabah koşa koşa kurs alanına , öğleden sonra paratik yapmaya doyamadık. Öyle ki otele gittiğimizde geceleri çıkaya bile halimiz kalmıyordu. Board a çıkmaya çalışırken morarmış bacaklarımızı iyileştirmeye çalışıp , akşam yemeğimizi zar zor yiyip otelimize uyumaya gitmekle geçti o yazımız. Sonraki seneler Çeşme ritüelimiz oldu, şimdi yazı zor beklemekteyiz.
Rüzgar sörfü bana göre mükemmel ve ok yönlü bir spor. Bir yandan board da dengede kalmaya çalışıyorsun, bir yanda yelkeni kontrol etmeye çalışıp en zoru da senin gibi acemilerle çarpışmamaya çalışmak oluyor başlangıçta 🙂 yoga çok yardımcı bu sporda da ( hayatın her yerinde ve her zaman olduğu gibi) çünkü merkezinde kalıp neler olduğunu farketebilirsen rüzgarı alıp yanına çıkıyorsun bir serüvene hele bir de board hızlanınca yaşadığın heyecan “ayy yaz olsa da gitsek” diyorum 🙂